Hatayspor’un teknik yöneticisi Volkan Demirel’in eşi Zeynep Sever Demirel, toplumsal medya hesabından hesabından 14 Mayıs’ta yapılacak genel seçimlerle ilgili bir paylaşım yaptı. Demirel paylaşımında, “Kime oy vereceğini sen bilirsin. Ben benim üzere düşünmeyenden nefret etmeyeceğim sen de etme. Hükümetler gelir, hükümetler sarfiyat… Halkanın en ucunda olan birey (sen!) uyanmadıkça iktidar partileri değişse de zihniyetler daima birebir kalır” dedi.
Konuyla ilgili fikirlerini lisana getiren Demirel, “Burayı cümbüş gayeli kullanılan bir platform olarak gördüm daima (ki öyle), hiç ciddiye almadım daima küçümsedim. Ta ki 6 Şubat’a kadar. O kadar çok beşere dokunabildim, yarar sağlayabildim ki buradan, ben bile şaşırdım. Bu yüzden bir şahsa bile dokunsam benim için kârdır. Lisan sevgi olsun, kalem barış” diye konuştu.
HERKESİN NİYET ÖZGÜRLÜĞÜNÜ SAVUN, SENİN ÜZERE OLMAYANI KINAMAKTAN VAZGEÇ’
Paylaşımının devamında takipçilerine, “Kime oy vereceğini sen bilirsin. Ben benim üzere düşünmeyenden nefret etmeyeceğim” diyen Demirel’in paylaşımında kullandığı tabirler şöyle:
“Ben siyasetten haz etmem, siyasetçilerden de (nadir istisnalar hariç) genelde hoşlanmam. Ancak bu bilmediğim, ilgilenmediğim manasına gelmez. Aksine ilgiliyim. Çok okuma yapmışımdır bu mevzularda. Antipatimin temel sebebi de budur. Ama her hususta olduğu üzere ‘merakımı’ bana anlatılanlarla yahut ana akım medya yoluyla sunulanlarla değil, kendim araştırma sistemiyle giderdim şimdiye kadar. Ülke siyasetinin geçmişine de şimdisine de kendimce oldukça hakim olduğumu düşünürüm. Yakında bir seçim var. Bu sebeple yazdıklarım bir seçmen olarak, partilerden, siyasi görüşlerden bağımsız tavsiyem, kendime de hatırlatmamdır…
Bilgiye en süratli ulaşabildiğimiz ancak en kolay manipüle edildiğimiz çağdayız. Şahsen araştırıp bağımsız kaynaklardan doğrulamadığın hiçbir bilgiye, hiçbir habere güvenme.
Güç ve otorite sevdası insanı zehirler, bağımlılık yapar. Bu yüzden beşerler koltuklarına zehirli sarmaşık üzere sarılırlar. Dünyada pek az insan bu zehirle baş edebilecek ya da büsbütün reddedebilecek manevi düzeye ulaşmıştır. Onların da siyasetin içinde fazlaca bulunduklarını ben şahsen düşünmüyorum. Yani, yakın bulduğun, desteklediğin görüş/kişi/ kim/ne olursa olsun körü körüne taraf olma, dayanakla elbette lakin onu da sorgula, onu da gerektiğinde eleştir.
Bir insanı başkasına kırdıran, düşmanlaştıran, üstün kılan hiçbir inanç ve sistem pak değildir. Bu sistem bozukluğudur. Otomobil kullanırken bile ehliyet almamız gereken bir dünyada, popülarite sahibi herkesin milletvekili yahut yönetici olabileceği bir sistemden bahsediyoruz. Ne kadar işleyebilir? Birey olarak lütfen en azından bunun farkında ol.
Tuzum kuru imkanlarım yerinde diye oburunun hakkını savunmayı bırakacak değilsin. İnsan yalnızca kişisel değil, kolektif olarak da gelişen bir varlıktır. ‘O’nun özgürlüğü, eğitimi, maddi eşitsizliği, senin de kaygan olmalı, olmalı ki sen de gelişebilesin. Yalnızca kendi statü yahut maddi çıkarların için ideolojisini benimsemediğin bir siyasi partiyi desteklemek büyük yüzsüzlüktür. Önünde sonunda o balon patlar. Kısa vadede tahminen kazanır, uzun vadede kaybedersin.
Manevi inançlar şahıslara özeldir ve devlet idaresinde yerinin olmaması gerekir. Bu inançsız bir toplum yaratmak değil, tam aykırısı toplumun en kolay sömürülebilecek olan özelliğinden feragat etmektir. Bu da bence bir özgüven sıkıntısıdır.
Aptal toplumlar yönetilir. Akıllı toplumlar yönettirir. Eğitimsiz kitleleri yönetmek bu yüzden daha kolaydır. Bu yüzden otorite bireylerin gelişmesini istemez. Dünyayı sen tek başına tahminen değiştiremezsin. Lakin kendini değiştirirsen dünya da değişir.
Karşıt görüşün sahibine üstten bakan, küçümseyen, anında cahil yaftasını yapıştıranlardan da lütfen olma. Evvel kendini egondan arındır, sen kimseden üstün değilsin. Senin doğrunun en hakikat olduğundan ne kadar eminsin? Ne kadar eğitimli ve bilgili olduğunun bir değeri yok, kullandığın lisan karşındakini sana kazandırmıyor, daha da kutuplaşmaya istiyorsa ‘sen’ konuşmayı bilmiyorsun demektir.
Kendine uzak gördüğün, desteklemediğin halde, herkesin niyet özgürlüğünü savun. Zira sana dokunmayan yılan bir gün seni de yutar. Senin üzere olmayana, senin yaşadığın üzere yaşamayana, senin inandıklarına inanmayana, senin üzere giyinmeyene saldırmaktan, kınamaktan vazgeç.
Özetle… Kime oy vereceğini sen bilirsin. Ben benim üzere düşünmeyenden nefret etmeyeceğim. Sen de etme. Hükümetler gelir, hükümetler masraf… Halkanın en ucunda olan birey (sen!) uyanmadıkça iktidar partileri değişse de zihniyetler daima birebir kalır.”