Türkiye siyasi tarihinde sine-i millete dönüş, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nden (TBMM) çekilerek halk içinde siyasete devam etme kanısını söz eden bir kavram olarak öne çıkıyor. Bu söz, temsil yetkisini yitirdiği düşünülen parlamentodan çekilip direkt halka dönerek siyasi çabayı sürdürecek bir hali söz ediyor. Her ne kadar tarihte birçok siyasetçi bu fikri lisana getirmiş olsa da, şimdiye dek sırf bir kez gerçekleştirilmiştir.
Sine-i millete dönüş söylemi, Türkiye’nin çok partili hayata geçişiyle birlikte 1946 seçimleri sırasında birinci sefer gündeme geldi. Demokrat Parti (DP) üyeleri, 1946 seçimlerinde usulsüzlük yapıldığını öne sürerek seçimlerin şaibeli olduğunu tez etti ve bu nedenle sine-i millete dönme fikrini lisana getirdi; lakin bu fikir pratikte uygulanmadı.
Benzer halde, 1987 genel seçimlerinde birinci parti olarak %36 oy alan Anavatan Partisi (ANAP), 1989 yerel seçimlerinde %21 oy alarak üçüncü sıraya gerileyince, bazı Doğru Yol Partisi (DYP) ve Sosyaldemokrat Halkçı Parti (SHP) milletvekilleri, meclisteki milletvekili dağılımının halk iradesini yansıtmadığı gerekçesiyle sine-i millete dönmefikrini savundu. Lakin bu devirde de teklif hayata geçmedi.
Türkiye siyasi tarihinde sine-i millete dönme hareketini gerçekleştiren tek isim, 1989 yılında periyodun Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın seçimini protesto emeliyle milletvekilliğinden istifa eden DYP’li Murat Sökmenoğlu oldu. Özal’ın mecliste kâfi oy almadan Cumhurbaşkanı seçildiğini belirten Sökmenoğlu, bu durumu protesto etmek için milletvekilliği vazifesini bırakarak sine-i millete dönme davetini fiili olarak gerçekleştiren tek siyasetçi olarak kayıtlara geçti.